Scoville, biberlerin acılık birimidir. Scoville ölçüm sistemi, 1912 yılında Wilbur Scoville isimli farmakolog tarafından geliştirilmiştir. Test, bir miktar biber ekstresinin tadı denekler tarafından hissedilmeyecek hale gelene kadar şekerli su ile seyreltilmesi ve acının hissedilmediği anda şekerli su ile biberin oranlarının ölçülmesiyle yapılır.
Acı tat, kapsaisin adlı maddenin termoreseptör (ısıya duyarlı) sinir uçlarını (nöron uçlarındaki dentritler) uyarması sonucu hissedilir. Acı, deride de hissedilmekle beraber goblet hücrelerinin yoğun olduğu ve mukus zarıyla kaplı dokularda daha iyi hissedilir. Kapsaisin içeren meyveler acı biber olarak ifade edilir ve Scoville ölçümü de kapsaisin oranının hesaplanması esasına dayanır.
Kapsaisin
Bukalemun Nasıl Renk Değiştirir?
Melanin, derideki renkleri ağacın rengine uygun bir şekilde değiştirir. Ahtapot, kalamar ve mürekkep balığı gibi, bukalemunda kendisini avından gizlemek için derisinin rengini değiştirebilir. Bunu, güneşte insan derisinin esmerleşmesine de yardım eden melanin bileşiği yardımıyla yapar. Renklerini değiştirebilme özelliği balıklarda, amfibyumlarda ve kertenkelelerde bulunur.
Bukalemunlar bir tür kertenkeledirler. Bukalemunların renk değiştirme nedenleri ortama adapte olmak, kamufle olmak diye bilinse de, Avustralya'nın Melbourne Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, “Kamufle olmak” için değil rakiplerine gözdağı verip, dişilerce fark edilebilmek için renk değiştirirler.
Bukalemunun melanin üreten hücreleri sarıdan kahverengi veya siyaha kadar çeşitli renkler üreten melanin taneciklerini yayar ve böylece bukalemunun başka renklere bürünmesini sağlar. Hiçbir tür onlardan daha iyi kamufle olamaz.
Bukalemunların renk değiştirmesinde oldukça karışık olan hücre sistemleri, önemli rol oynar. Bu esnada deri saydam olduğundan gözelerin içinde meydana gelen pigment hareketlerini renk değişimi olarak yansıtır.
Renk değişimi, iç içe bulunan farklı renklerdeki gözelerin açılıp kapanması ile ortaya çıkar. Bu fonksiyon şu şekilde çalışır; Bukalemunlar, gözelerle örtülü saydam deriye sahiptirler. Bu gözelerin yapısında, siyah, sarı ve beyaz zerreler vardır. Yüzeye yakın olanların çoğu sarı, arada kalan tabaka siyah, en alt tabakadakiler beyazımsıdır. Bu beyaz gözeler, tıpkı ayna gibi reflektör vazifesi görürler.
Bukalemun bize sarı olarak gözüktüğü zaman, sadece genişlemiş sarı gözeleri görürüz. Bunların arasında minik siyah gözeler de vardır, fakat deriyi mikroskop altında incelemedikçe onları asla göremeyiz. Bukalemun'un derisinin dip tabakasındaki beyaz gözeler mavi bir ışık yansıtırlar.Bu mavi ışık sarı gözelerden geçerken bize yeşil olarak gözükür, sözün kısası, bukalemun bu sırada yeşil renktedir.
Sonra da, üstteki sarı gözelerle dipteki beyaz gözelerin arasındaki siyah gözeler genişlediği zaman olanları görelim. Siyah gözeler bu sırada beyaz tabaka ile sarı tabaka arasındaki boşluğu doldurduklarından, bir ayna önündeki siyah stor gibi, dipteki beyaz hücrelerin yansıttıkları bütün mavi ışığın yolunu keserler.Bunun sonucunda sadece en üst tabakayı görebiliriz. Bu zaman bukalemun sarı renktedir.
Ateş Böcekleri Nasıl Işık Saçar?
Ateş böcekleri kendi vücutlarıyla ışık üretir. Bu yöntem “Bioluminescence” diye adlandırılır ve diğer bir çok organizmalar tarafından, özelikle denizde yaşayanlar tarafından kullanılır. Ateşböcekleri arkadaş çekmek için ışık üretirler. Bunu yapmak için karınlarında ışık üreten özel hücreler bulunur.
Bu hücreler “Luciferin” denen kimyasallar içerir ve “Luciferase” denen enzimler üretirler. Işık üretmek için “Oxyluciferin” denen inaktif bir molekülü oluşturmak için Luciferin, O2 ile birleşir. Luciferase tepkimeyi iki basamakta hızlandırır.
1.Luciferin, luciferase enziminin yüzeyinde her hücrede bulunan ATP ile birleşerek PPi‘yi oluşturur.
Luciferin + ATP → Luciferyl adenylate + PPi
2.Luciferyl adenylate, O2 ile birleşerek oxyluciferin ve AMP( adenozin monofosfat) oluşturur.Bu sırada ışık verilir, oxyluciferin ve AMP enzim yüzeyinden serbest bırakılır.
Luciferyl adenylate + O2 → oxyluciferin + AMP + Işık
Işığın dalga boyu 510-670 nm arasındadır.(Soluk sarı ve kırmızımsı,yeşil renkli) Işığı üreten hücreler ürik asit kristallerine sahiptir ki bunlar ışığın karın dışına yansımasını sağlar. En sonunda; O2 “abdominal trake” denen bir kanalın içine doğru hücreleri destekler.